Haber

Üniversitemizde TÜBİTAK 1001 Kapsamında Sınav Kaygısına Yönelik “Teknoloji Destekli Terapi” Projesi

Son Güncelleme Tarihi : 21.04.2020 00:00

Üniversitemizde çok kıymetli bilimsel projelerin üst üste onay alarak hayata geçirildiği bir süreçte, heyecan verici bir teknoloji ile onun psikolojik terapi süreçlerine etkisini kapsayan bir projenin hocalarımız tarafından yürütüldüğünü öğreniyoruz. Bu projeye ilişkin  merak edilen tüm soruları Proje yürütücüsü Doç. Dr. Uğur Doğan'a yönelttik. Kendisi de sorularımızı titizlikle cevaplandırdı.

Sanal Gerçeklik (VR), bilgisayar grafiğinin, “daldırma” ve varlık hissinin çok yüksek olduğu gerçekçi bir görünüm yaratmak için kullanılan simülasyona da imkan veriyor. İşte içeriği yeni ve heyecan verici bir ortamla besleyen, 360 derece izleme imkanı sağlayan Sanal Gerçeklik teknolojileri ve onun Bilişsel Davranışçı Terapiler üzerine etkisini çalışan öğretim üyelerimizin, değerli projesi hakkında merak edilenler ve projenin detayları…

Sayın hocam, "Bilişsel Davranışçı Terapiler Özelinde Sanal Gerçeklik Uygulamasının Kullanımı: Sınav Kaygısı" başlıklı çalışmanızdan bizlere biraz söz edebilir misiniz?

Projeyi anlatmaya başlamadan önce bütün insanlığa ve ülkemize acil şifalar diliyorum. Bu proje fikri uzun zamandır aklımda olan ve olgunlaşması konusunda epeydir araştırma yaptığım bir çalışmaydı. Bilişsel Davranışçı Terapiler (BDT) dünya üzerinde psikolojik danışma-terapi-tedavi alanında etkililiği bilimsel olarak kanıtlanmış en yaygın kullanılan terapi biçimidir. Kanıta dayalı, danışana göre değişen, esnek yapısı ve zaman sınırlı olan, hem bilişsel hem de davranışçı ekolü bünyesinde barındıran bir yaklaşımdır.

Psikolojik danışma içerisinde bir yerde danışanı; korktuğu, çekindiği, korku durumu ile kontrollü bir şekilde maruz bırakmamız gerekir. Örneğin sosyal kaygısı olan ve bu kaygısından dolayı tek başına markete gidemeyen öğrencimizin bir yerde kendi başına kontrollü bir şekilde markete gitmesi ve kaygısı ile ilgili düşüncelerinin gerçek olup olmadığını sınaması gerekir. Bu etkinlik sayesinde öğrencimizin markette başına geleceğini korktuğu duruma ilişkin inancının zayıflamasını ve dolayısıyla sosyal kaygısının azalmasını bekleriz. Çoğunlukla bu etkinlikler beklediğimiz sonucu verir. Bu sonuçlar ise bizim için küçük olabilir ama danışanımız için dramatik bir şekilde hayatında köklü, büyük değişimler olur. Sınav kaygısının özel durumu burada devreye girmektedir. Sınav ile ilgili durumun prova edilme ihtimali diğer durumlar kadar basit değildir, öğrencinin hedeflediği sınav ya yılda bir yapılır yada iki kere… Daha önce basına da yansıyan bazı uygulamalar yapılıyordu, öğrencilere sınav ortamı ile aynı şartları taşıyan ortamlarda deneme sınavı yapmak, öğrencilerin sınava girecekleri bina ve sınıflarda deneme sınavı çözmesi gibi. Bazı öğrencilerimiz bu ortamları yapay buldukları için istenilen başarı elde edilemeyebiliyordu. Ayrıca bütün öğrencileri bu ortamda deneme sınavı yaptırmak hem zaman hem de para açısından ekonomik olmayabiliyor. Psikolojik danışma açısından bakıldığında sınav kaygısı ile çalışırken sınav anına hayali olarak maruz bırakma olan “hayali maruz bırakma” tekniği kullanılıyor. Projemizin çıktısı tam burada devreye giriyor. Hayali maruz bırakma yerine proje kapsamında üreteceğimiz sınav senaryolarını içeren “sanal gerçeklik” uygulaması ile öğrencilerimizi sınava maruz bırakacağız. Senaryolar her şeyi ile tam bir sınavı içerecek; otobüsten inme, kimlik kontrolü, sınav salonuna gidiş, sınıfa giriş ve sınav esnası… Bu senaryolarda her şey gerçek olacak, sınav salonları, güvenlik görevlileri, sınava girecek adaylar, gözetmenler ve sınav evrakları. Bir başka ifade ile gerçek sınav ortamlarını danışma seasının içine çok ekonomik bir şekilde getireceğiz. Bu videoları kullanmak için gerekli olan şeyler çok basit: herkesin kullandığı akıllı telefonlar, 30-40 liralık sanal gerçeklik gözlükleri ve internet. Proje sonunda geliştireceğimiz bütün uygulamaları ücretsiz bir şekilde projemizin sayfası olan www.vrpdanisma.mu.edu.tr adresinden bütün ruh sağlığı çalışanlarının kullanımına sunacağız.

Projenizin fikir aşamasında konuya ilişkin araştırma motivasyonunuz nasıl oluştu?

Akademik çalışmaların yanı sıra aktif olarak BDT yönelimli psikolojik danışma yapmaya devam ediyorum, özellikle yardım talep eden öğrencilerim ile bu süreci yürütüyoruz. Psikolojik danışma sürecine teknolojinin entegre edilmesi konusu sürekli aklımdaydı, çünkü teknoloji yaşamın her alanında olduğu gibi psikolojik danışma alanında da hayatımızı kolaylaştıracaktı. Danışmalar esnasında hep düşünürdüm “ah şurada şöyle bir teknoloji olsa”, “burayı keşke bilgisayar üzerinden çalışsam” ve en önemlisi “keşke bununla ilgili bir video olsa” diye. Bu iç çekmeler sayesinde proje kendiliğinden gelişti diyebilirim. Bu süreç içerisinde BDT konusunda dünya çapında bir terapist, BDT sürecini kendisinden öğrendiğim ve proje araştırmacımız olan Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar ile proje konusunda sürekli çalışıyorduk ve hocam sağ olsun beni sürekli motive ediyordu. Bunun yanında Dr. Öğr. Üyesi. Halim Sarıcaoğlu hocamız ile hiç bıkmadan proje ile ilgili araştırma yapıyorduk. Teknolojiyi kullanma konusu o kadar cazipti ki hepimiz doğal olarak motive oluyorduk.

Fakat şunu da söylemem gerekir, proje hazırlama ve yazma aşamasında motivasyonu yüksek tutmak her zaman kolay değildi. Çünkü hem zaman hem enerji hem de psikolojik açıdan çok yorucu bir süreç. Başta eşimin ve çocuklarımın desteği, üniversitemizin ortaya koyduğu proje konusundaki vizyon ve ekip arkadaşlarımın desteği motivasyon kaynağım oldu diyebilirim.

Sanal gerçeklik teknolojilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Sanal gerçekliğin ilgi alanlarım olan psikoloji ve eğitimin ayrılmaz bir parçası olacağını düşünüyorum. Eğer teknoloji ile ilgili endişelerimizi aşabilirsek hepimizin hayatını çok kolaylaştıracak. Dünyadaki uygulamaları incelediğimizde 1990’lı yıllardan bu yana başta psikoloji alanında olmak üzere aktif bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Ben ve arkadaşlarım teknolojiyi BDT uygulamaları içerisinde aktif olarak kullanıyoruz. Teknolojinin gerçekten hem eğitimde hem de psikolojide çok etkili olduğunu görüyoruz. Projemiz kapsamında geliştireceğimiz uygulamaları da aktif olarak kullanmak için çok heyecanlanıyorum. Aynı şekilde çevremdeki ruh sağlığı uzmanları da projemizin çıktılarını bekliyorlar.

Projenizin ardından üniversitemizin eğitimde dijital dönüşüm vizyonuna katkısı olacağını düşünüyorsunuz?

Kesinlikle katkı sağlayacaktır! Sanal gerçeklik teknolojisinin kullanımının ne kadar kolay ve ne kadar etkili olduğu görüldüğünde hocalarımız ve arkadaşlarımız genelde teknolojiyi kullanma özelde sanal gerçekliği kullanma konusunda motive olacaklardır. Burada özellikle bir grubun üzerinde durmak istiyorum; öğrencilerimiz… Öğrencilerimiz teknolojiyi kullanmaya çok açıklar ve çok motiveler. Örneğin proje kapsamında neler yapacağımızı anlattıklarım arasında en fazla heyecanlanan grup öğrenciler oluyordu. Destek olmak ve projenin bir parçası olmak için çok hevesliydiler. Yeni nesil çok yaratıcı. Bu yaratıcılıklarını desteklersek çok güzel uygulamalar ortaya çıkaracaklardır. Buradaki tek engelimiz teknolojiyi kullanma konusunda endişelerimiz.

Projemizin üniversitemizin vizyonuna katkısının çok disiplinli yapısı olduğunu düşünüyorum. Eğitim, psikoloji ve de teknolojiyi bünyesinde barındırıyor. Rektörümüz Prof. Dr. Hüseyin Çiçek hocamız da bu durumun üstünde özellikle eğiliyor. Artık zaman çok disiplinli çalışmaların zamanıdır.

Üniversitemizin proje altyapısı ve akademik çalışmalara ilişkin verdiği desteğin çalışmanıza bir etkisi oldu mu?

Hem de çok etkisi oldu. Yönetsel açıdan projeye her zaman destek buldum. Ülkemizde bürokrasinin ağır işlediği söylenir ama üniversitemiz açısıdan bakıldığında proje ile ilgili yazışmalarda hep destek gördüm. Sağ olsun bütün yöneticilerimiz hiç zorluk çıkarmadan ellerinden ne geliyorsa en üst düzeyde yapmaya çalıştılar. Diğer üniversitelerdeki arkadaşlarımızla konuştuğumuzda bu desteklerden söz ediyorum ve herkes çok şaşırıyor. Sadece yönetsel destekle kalmıyor elbette, akademik açıdan da bütün hocalarımız ne kadar yoğun olursa olsunlar ellerinden gelen desteği sağlamaya çalıştılar. Bu destekleri sağlayan bütün üniversite personeline, akademisyenlerine ve yöneticilerimize teşekkür etmek istiyorum. Ayrı bir teşekkür de Rektörümüz sayın Prof. Dr. Hüseyin Çiçek hocamıza etmek isterim. Çok disiplinli projeler konusunda ortaya koyduğu vizyon ve projenin her aşamasında verdiği destek çok motive ediciydi.

Genel olarak üzerine eğilmek istediğiniz çalışma alanlarınızdan söz edebilir misiniz?

Çalışmalarım genellikle proje ile alakalı konular. Teknolojinin kişilik özelliklerinine etkisi, Bilişsel Davranışçı Terapilerin kullanımı konusunda yoğunlaşmaktayım. Yukarıda da belirttiğim gibi aktif olarak BDT yönelimli danışma yapmaktayım. Öğrencilerim arasında psikolojik sıkıntıları olanlar, benim bu alanda yetkin olduğumu gören ve en önemlisi de bana güvenen öğrencilerime yardımcı olmaya çalışıyorum. Öğrencilerimin bana güvenmesi ve benden destek istemeleri beni çok mutlu ediyor. Bunun yanında son 1 yıldır çok merkezli çalışmalara ağırlık vermiş bulunuyorum. Şuanda 45 ülke ile birlikte yürüttüğümüz uluslararası bir çalışmanın Türkiye ayağını yürütmekteyim. Aynı zamanda ülke genelinde pandeminin ebeveynlik tutumları ve üniversite öğrencilerine etkisi üzerine yürütülen çok merkezli iki çalışma yürütmekteyiz. Fikir aşamasında olan pandemi sonrası başlayacağımız Türkiye genelini kapsayan büyük veri içerecek 2 çalışmayı akademisyen arkadaşlarımızla planlamaktayız. Bunların yanında son zamanlarda gittikçe önemli olmaya başlayan makine öğrenme konusu üzerinde çalışmaktayım. Fen, sağlık, mühendislik alanında aktif olarak kullanılan makine öğrenme konusunu özellikle sosyal bilimler alanında kullanmak için yoğun bir uğraş içerisindeyim.

 

Basın, Halkla İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü Tarih : 21.04.2020 00:00
Okunma Sayısı : 4812