Haber

Muğla'nın Değeri Dr. Öğretim Üyesi Ali Abbas Çınar Sonsuzluğa Uğurlandı

Son Güncelleme Tarihi : 27.02.2023 00:00
Muğla’nın kültürel değerlerinin tanıtılmasında büyük emekleri olan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Abbas Çınar toprağa verildi.

Muğla aşığı ve sevgi insanı olan Çınar, uzun yıllar Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanlığı, Muğla Yöresinin Tarihi ve Kültürel Mirasını Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü, Muğla Kent Konseyi Başkanlığı görevlerini üstlendi.
 

MSKÜ Rektörü Turhan Kaçar, “Böylesine kıymetli bir insanın, böylesine kıymetli dostları olan bir insanı kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Kütüphanemizde Ali Abbas Çınar kitaplığı oluşturarak, hem kitaplarını öğrencilerimize açmak hem de ismini yaşatmak istiyoruz” dedi.

MSKÜ’nün ve Muğla’nın tanınan ve sevilen ismi olan Çınar için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde tören düzenlendi. Törene Muğla Milletvekilleri Yelda Erol Gökcan, Süleyman Girgin, Suat Özcan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, MSKÜ Kurucu Rektörü Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, protokol üyeleri ile MSKÜ personeli ve öğrencileri katıldı.

Törenin ardından Çınar’ın cenazesi Şehir Yeni Mezarlığına defnedildi.

Dr. Öğretim Üyesi Ali Abbas Çınar'ın törende kendi sesinden dinletilen şiir,

Bir gün giderim bu denizlerden
Ben giderim sularım çekilir
İnanmalarım yok hükmünde
Yerin üstü hırs, kibir
Arsız, yalan deryası
Belki altı daha güzeldir üstünden
Bir gün giderim bu evden
Arayanım soranım olmasın
Dostlar yorgun, görüyorum
Düşleyemedim düşündüğümü düşünmekten
Bir gün giderim bu kentten
Ben giderim, yıldızım düşer
Hiçbir şeye üzülmem
Ölüm değil korkum
Korkuyu korkutarak yendim çok oldu
Korkum yardan ayrı düşmekten
Bir gün giderim kendimden
Ben giderim güneşim ay ışığım kalır
Toprağım göğüm dağlarım kalır
Talihim yıldızım kalır
Hasret gitmez gözlerimden
Bir gün giderim ben benden
Arkamdan salâ verilmesin
Cenazem yok ki namaz olsun
Cümleten kalanlara bir öğüt
Can ölmez yıldızında doğar yeniden
Ve hainlik, gıybet, haram
Daha beterdir ölmekten.

Dr. Öğr. Üyesi Ali Abbas Çınar

Dr. Öğr. Üyesi Ali Abbas Çınar'ın Biyografisi
1960 yılında doğdu. 1978 yılında memuriyet hayatına başladı. 1984 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Türk Halkbilimi Anabilim Dalında “Yüksek Lisans”, 1996 yılında “Doktora” yaptı, Halkbilimi doktoru oldu.
1985-1995 yılları arasında Kültür Bakanlığında Folklor Araştırmacısı, Tanıtma Şubesi Müdürü, Halk Edebiyatı ve Tiyatrosu Şubesi Müdürü olarak görev yaptı. 1995 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde öğretim üyesi olarak göreve başladı. Uzun yıllar Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı, Muğla Yöresinin Tarihi ve Kültürel Mirasını Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Muğla Kent Konseyi Başkanı olarak görevler ifa etti. 16’sı telif olmak üzere 3 kitabı Kazakistan’da (Kazakça), 30 kitabı Türkiye’de yayımlandı.  90 makalesi çoğu uluslararası, 40 bildirisi, 20 tanıtma yazısı, 11 aktarma yazısı vardır.
Şiirleri 1987 yılından beri çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmaktadır. İlk şiir kitabını Yer Gök Aşkına (İstanbul 2011), ikinci şiir kitabını Ateş ve Su Aşkına (Muğla 2020) adıyla yayımladı. "Kötekliden Gökova'ya: Bir Mektup Kırıntısı" isimli şiir üçüncü şiir kitabında yer almaktadır. Ayrıca Çınar'ım en sevdiği şiirdir.        
 
Kötekliden Gökova’ya:
bir mektup kırıntısı
keşke burada olaydın,
Gökova’ya gideydik,
deniz kıyısında bir çay içeydik,
en tazesinden, en demlisinden…
 sonra bizi konuşsaydık,
ellerin avuçlarımda olaydı,
gözlerinin içine dalaydım,
derin denize dalar gibi,
bir istiridye bulaydım,
ince, narin boynunda bir inci olaydım...
 
ekmeğimizi kazlara ataydık,
yüreğimizi balıklara vereydik,
denize karışaydık…
 
bir türkü tutturaydım;
içinde şenlik olaydı, insanlar olaydı,
ağaçlar, kumsalar olaydı,
“vermem seni ellere,
Ordu üstüme kalsa" diyeydim,
meydan okuyaydım senden gayri her şeye...
 
keşke burada olaydın,
yanındayken hasret kalaydım,
canımdan can alaydın,
saraydım, koklayaydım,
tutuşaydım, yanaydım, kül olaydım…
 
keşke burada olaydın,
kıyısına vuraydık her anın,
balıkçı teknesinde nefessiz yıldız kalaydık,
sen gül olaydın, ben dikeni,
gamı suya yükleyeydik, demi dillere,
keyfini süreydik ansız zamanın...
 
ördekler süzüleydi yanı başımızdan,
Azmak’tan su süzüleydi,
kaç yalıçapkını gelip gideydi,
kanatlarını çırparak,
ve sen güleydin, begonviller güleydi…
 
dolaşsaydık Akyaka boyu,
sazlıkla dolaydı sözlerimiz,
“kim bilir kaç ney çıkar bunlardan,
kaç hıçkırık, kaç keder” diyeydik,
derdiyle dertleneydik güzel ülkemin,
suya vuraydı, dağlara değeydi gözlerimiz,
meltem üstümüzden eseydi…
 
keşke burada olaydın,
yeşile sereydik umudumuzu,
soframızda nice türkü şenleneydi,
vuraydık dalgasına denizin,
eski iskelede demirleyeydik,
uçaydı simurg, uçaydı kırk kanadı kırık kırk kuş,
kırkkanat kendimizden gideydik,
hasret kalkaydı kentimizden,
Kötekli’den hasret kalkaydı,
kendimizden geçeydik…
 
yoksun, ama varsın işte…
derinlerindesin aklımın,
bahçemin, dağlarımın,
ve en yeni gerçeklerimin, hülyalarımın…
 
varsın, ama yoksun işte;
hasretinden öleydim,
küllerimden dirileydim,
yazmayaydım da ne edeydim?
söylemeyeydim de ne edeydim?
 

 
Basın, Halkla İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü Tarih : 27.02.2023 00:00
Okunma Sayısı : 2012